İNSANLIK ONURU GAZZE’DE CAN ÇEKİŞİYOR

Tarihçi-Yazar Fahri Sıddık Çeçen yazdı. “İNSANLIK ONURU GAZZE’DE CAN ÇEKİŞİYOR“

7 Ekim 2023 tarihinden bu güne kadar tamı tamına 182 gündür dünya tarihinin gördüğü en büyük zulümlerden biri yaşanmakta. 182 gündür aralıksız, Gazze bölgesinde nefes alan, hareket eden her canlı Siyonist terör örgütü tarafından katledilmekte ve dünya tarihinin en büyük soykırımlarından biri yaşanmakta. Esasen 182 gündür şiddeti artırılan bu zulüm tam 76 senedir aralıksız ve sistemli bir şekilde devem ediyor.
Her akşam tv ekranlarında haberleri sunan kişiler, Gazze ve Filistin coğrafyasında ölen ve yaralananları basit bir matematiksel sayı ile ifade ediyorlar.
Ölenlerin ve yaralananların, ölmek için sıra bekleyenlerin sayılarını burada telaffuz etmek istemiyorum zira bölgede her dakika hatta her saniye birileri, sırf bir gurup sapkın Siyonist’tin hayalleri uğruna öldürülmekte yada hayatının geri kalanını bazı uzuvları olmadan sürdürmek zorunda bırakılmakta.
Sık sık şu cümlelerle başlayan haberlere denk geliyorum, İTrail bugün Gazze’de şu kadar bebeği ve çocuğu katletti. Sanki ölen birkaç kişiymiş ve son derece normalmiş gibi algılanmaya başlandı. Sormak istiyorum hangi bebek tek başına ölebilir, hangi çocuk, hangi anne, baba, kardeş tek başna mezara gömülebilir. Çocuğu öldürülmüş bir anne ve baba yaşıyor sayılır mı? Ya annesiz, babasız bıraktığınız çocuklar; hayatta kalsalar bile yaşayabilecekler mi? Ölüm girdiği hiçbir evden sadece bir kişiyi alıp çıkmaz, bir kişi ahirete göçer geri kalanlar yarım kalır. Hiç kimse tek başına ölmez bu dünyada, Gazzedekiler de tek başına ölmüyor ve ölmeyecekler, onlarla birlikte ya bütün insanlık ve insanlık onuru ölecek ya da dünyayı cehenneme çeviren batı dünyasının bazı aşağlık devletleri ve onların mayın eşeği İTrail ölecek. Emin olunuz ki Gazze’deki mazlumlar tek başına ölmeyecek.
İTrail terör örgütü, hastane, okul, çarşı, pazar, ev, çadır; çocuk, yaşlı, kadın, erkek, cenin kısaca gördüğü her canlıyı meşru hedef görüyor ve her şeyi yok etmeyi kendi uyduruk dininin bir emri olarak görüyor ve dininin emrini yerine getirmekte zerre kadar tereddüt etmiyor. Peki bunun karşılığında dünyayı huzur ve adaletin yurdu yapmakla görevli İslam dininin sözde temsilcileri ne yapıyor? Koca bir hiç. Her gün ekranlara çıkan Müslüman ülkelerin sözde liderleri, İTrail’in öldürdüğü insanların sayılarını haykırarak, İTrail’e silah ve mühimmat temin eden, açıktan veyahut gizliden her türlü desteği veren Avrupa devletlerden ve Amerika’dan savaşı durdurmaları için çağrı yapıp duruyorlar. İTrail’in kuruluş amacını ve batının neden İTrail’i desteklediğinin bilincinde olmayan adı lider, tamamına yakını da boynundan bağlı birer sömürge valisi görevi gören, Müslüman ülkelerin sözde liderleri ne yapıyor? İTrail terör örgütü tarafından öldürülen insanların sayılarını teaffuz etmekten başka ne işe yarıyor? Koca bir hiç.
Filistinli vaiz Mahmud Al Hasanat, geçtiğimiz cuma günü en kısa hutbesini verdi ve şunları söyledi: “30 bin şehid, 70 bin yaralı, 2 milyon evsiz Filistinli ümmeti uyandıramadıysa benim sözlerimin ne anlamı var ki? Kime ne söylemeliyim? Saflarınızı düzeltin, namazımızı kılalım.” o kadar haklı ve yerinde bir serzeniş ki bu haklı isyana hak vermemek elde değil. Gerçekten bunca zulüm karşısında hâlâ uyanamayan bir ümmet uykuda falan değildir bence çoktan ölmüştür. Hayır bunca zulüm karşısında sessiz kalabilmek için ya ölü ya da tamamen insani vasfını yitirmiş olmak gerekiyor. Başka türlü bunca şuursuzluğa bir anlam yükleyebilmek imkansız.
Velhasıl kelam Filistin bölgesinde 76 senedir dünya tarihinin en korkunç soykırımlarından biri yaşanıyor ve bizler orada ölen din kardeşlerimizi, mazlumları sadece birer sayı olarak görüyor ve öyle algılıyoruz. Emin olunuz ki orada ölen binlerce kişiyle birlikte dünyanın ve özellikle İslam aleminin onuru,şerefi,vicdanı,şuuru,geleceği ve hatta geçmişi de can çekişiyor ve insanlık ya siyonist terör örgütüne dur diyecek ya da Filistinli mazlumlar ile birlikte ölüp gidecek.